Av. Reşat Moral ile Birleşme ve Devralma Süreçleri Üzerine

Moral & Partners Yönetici Ortağı Av. Reşat Moral'a birleşme ve devralma süreçlerine ilişkin sorularımızı yönelttik.
Birleşme ve devralma süreçlerinde Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan genel hükümler ile birlikte işlemlere konu şirketlerin faaliyet alanlarına ve piyasadaki konumlarına göre örneğin sermaye piyasası, rekabet hukuku gibi farklı alanlara ilişkin düzenlemelere de uyum sağlanması gerekli olabilmektedir. Bunun yanında finans ve muhasebe bilgisinin de önemli olduğu bir gerçektir. Bu kapsamda birleşme ve devir işlemlerinde danışmanlık sağlayacak hukukçuların farklı mevzuatlara hakim olmalarının ve finans bilgisinin önemini nasıl değerlendirirsiniz?
Birleşme ve devralma işlemleri, hukukun farklı alanlarını bir arada barındıran, sabit ya da sınırlı veya tek bir alanda yasal mevzuata tabi olmayıp sözleşme serbestisi içerisinde geniş çeperlerini oluşturan komplike hukuki işlemlerdir. Bu işlemler, sermayenin küreselleşip ülkelerarası hareketi neticesinde sınır ötesi ve yabancılık unsuru barındıran özellikleri sebebiyle, yukarıda belirtilen serbesti içerisinde köklerini Anglo Sakson hukuk düzenlerinden alan, yerleşik teamüllere dayanır hale gelmiştir. İşlemlerin her aşamasında sözleşmeler hukuku ana çerçeveyi çizerken hukuki inceleme aşamasında şirketler hukuku, iş hukuku, işlem konusu işletmelerin sektörel mevzuatı ve uyum, çevre hukuku, idare hukuku, medeni usul ve icra iflas hukuku yoğun şekilde kendini gösterir. Sözleşmeler aşamasında yine şirketler hukuku ve sözleşme yönetimi ön plana çıkarken, düzenleyici otorite izinleri aşamasında rekabet hukuku, sermaye piyasası ya da enerji gibi farklı düzenli piyasa mevzuatları çerçevesinde işlemler yürütülür. Kapanış aşamasında ise şirketler hukuku bilgisi büyük önem arz etmektedir. Çok yönlü bakış açısı ve ekip içerisindeki etkin iletişim ile ilgili işleme hakimiyet sağlanırken, finans bilgisi özellikle ticari konulardaki müzakerelerde avantaj yaratmaktadır.
Ülkemizde özellikle son 10 yılda birleşme ve devir işlemlerinde artış eğilimi gözlemlenmektedir. Bu işlemlerin hem Türk şirketler arasında gerçekleşenler hem de yabancı yatırımcılar ile gerçekleşen işlemler bakımından ülke ekonomisine etkisini nasıl değerlendirirsiniz?
Ülkemizin coğrafi ve stratejik konumu, genç nüfusu, küresel piyasalara göre avantajlı iş gücü, lojistik artıları ve şirketlerin karlılığı ve büyüme hızları gibi faktörler Türkiye’yi birleşme ve devralma işlemleri bakımından 2000’li yılların başından bu yana, 2008 veya 2016 gibi bazı istisnai yıllarda dalgalanmalar yaşansa da, hareketli bir coğrafya haline getirmiştir. İhracat, yoğun imalat ve sanayi, kimya, ambalaj, sağlık, kozmetik, tüketim ürünleri gibi konvansiyonel alanlar yanında, e-ticaret, finans, mobilite, oyun, veri yönetimi gibi kollarda aktif teknoloji girişimlerinin de olgunlaşarak artışı dikkate alındığında bu hareketin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğini öngörüyorum. Devralma işlemlerindeki bu dinamizmin, ülke ekonomisi bakımından doğrudan yabancı yatırımların etkisiyle yabancı sermaye girişi, istihdam gibi direkt etkilerinin yanında yurt içinde gerçekleşen işlemlerde elde edilen kaynakların aktarılmasıyla yeni alanlarda yatırım, kapasite artırımı, ortaklık kültürünün gelişimi, sürdürülebilirlik gibi dolaylı etkileri de beraberinde getirmektedir.
Devralma süreçlerini değerlendirdiğinizde, işlemlerin farklı aşamalarında avukatların rolü ne olmaktadır ve avukatların yetkinlikleri sizce ne şekilde fark yaratmaktadır?
Devralma işlemlerinde ticari koşullarda genel olarak anlaşmış iki taraf, avukatlarından üzerinde anlaştıkları işlemlerin kendileri için öngörülebilir, güvenli bir çerçevede, pürüzsüz şekilde tamamlanmasına katkıda bulunmalarını beklerler. Bu itibarla birleşme devralmalar alanında çalışan hukukçuların büyük resme hakim, ekip içi iletişimle aktif risk yönetimini proje boyunca yürüten, ileri görüşlü, müzakerelerde esnek ve yaratıcı olmaları beklenir. Sürecin, avukatların mücadelesinden ziyade akışkan şekilde meslektaşlarıyla dayanışma içerisinde yönetilmesi makbuldür. Birleşme ve devralma işlemlerinde görev alan hukukçulardan, sadece sözleşme ve şirketler hukukuna hakimiyetten ziyade uyuşmazlık çözümü alanlarında da aktif risk yöneticisi ve taraflar arasında iyi birer ilişki yöneticisi olmaları beklenecektir. Zira Sözleşmede yer alan bir hükmün ileride olası uyuşmazlık halinde ne şekilde yorumlanabileceği, nasıl sonuçlar doğuracağı düşünülmelidir. Bu özellikler işlem tecrübesiyle birleştiğinde, avukatlar işlemlere olumlu katkı sağlarlar. Bu çok yönlü işlemlerde birbirini tamamlayan, çeşitli ihtisas alanlarında uzman ekipler olarak çalışırlarken müzakere süreçlerinde rol alan meslektaşlarımızın finans bilgisi, uyuşmazlık çözümü bilgisi, sözleşme yönetimi alanlarındaki hakimiyeti müzakere süreçleri ve işlemlerin başarı ile tamamlanmasında hayatlarını kolaylaştıracaktır.
Pandemi sürecinin birleşme ve devralma işlemlerine etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Covid 19’un etkileri, Birleşme Devralma işlemlerinin pandemi etkisinin hissedildiği dönemde içerisinde bulunduğu aşamaya göre değişmektedir. Ticari müzakerelerin ve analiz süreçlerinin devam ettiği dönemde, seyahat engelleri Tarafların saha gezisi, aktif ve sonuç odaklı toplantı imkanlarını kısıtlamıştır. Bu engeller, drone ve sair teknolojik destekli sanal saha ve fabrika turları, çevrim içi toplantılar ve hatta özel uçaklarla kısa süreli ama pahalı seyahatlerle çözümlenmiştir. Detaylı hukuki ve mali inceleme aşamalarındaki zorluklar, yıllardır kullanılan sanal veri odalarının daha etkin ve yoğun kullanılmasıyla aşılmıştır. Fiili engeller, bu şekilde çözümlenmekle birlikte Covid 19’un hedef şirketler nezdindeki finansal etkilerinin çözümlenmesi daha zor olmuştur. Sektörel açıdan farklar olmakla birlikte, zira pandemi döneminde büyüyen sektörlerde azımsanmayacak kadar fazladır, ciro ve karlılıktaki azalmalar, tedarik zincirindeki aksamalar, iş planlarındaki olumsuz etkiler, hedef şirket değerlemelerinde değişime, işlem taraflarının ticari müzakerelerinin uzamasına ve hatta kopmasına sebebiyet verebilmiştir. Diğer taraftan pandemi öncesinde işlem sözleşmeleri imzalanmış ancak kapanışı gerçekleşmemiş işlemler bakımından esaslı olumsuz etki, şarta bağlı ödemeler gibi konularda taraflar arasında ciddi zorluklar yaşanmış; işlemlerin mutabık kalınan ticari şartlarında değişikliklere gidilmiştir. Seyahat engelleri kapanış işlemlerini de fiziksel bir araya gelebilme bakımından zorlaştırmış gibi görünse de işlemleri kapatmaya kararlı taraflar bakımından teknolojik enstrümanlar ve işlemlerin vekaleten yürütülmesi gibi yöntemlerle kapanışlar gerçekleştirilmiştir.
Birleşme ve devralma işlemlerinde, işlem taraflarının en fazla hukuki komplikasyon yaşadığı alanlar hangileridir?
Tarafların üzerinde en fazla müzakere ettiği hususlar ticari konular olan değerleme, borçluluk gibi kavramlardır. Hukuki açıdan ise pay devir alım sözleşmeleri bakımından esaslı olumsuz etki tanımları, ön şartlar ve ön şartların yerine getirilmesi, beyan ve garantiler, özel tazmin yükümlülükleri, sorumluluğun sınırlandırılması gibi konular tarafların en çok müzakere ettikleri konulardır. Pay Sahipleri sözleşmeleri bakımından ise yönetim hakları, pay devir kısıtlamaları ve çıkış hakları en çok müzakere edilen konulardır.
Birleşme ve devralma işlemlerinde danışmanlık vermek isteyen genç hukukçuların bu alanda kendilerini geliştirmeleri için neler tavsiye edersiniz?
Genç meslektaşlarımızın öncelikle kendilerini sadece avukatlığa değil iş insanlığına hazırlamak adına gelişim yolculuklarını şekillendirmelerini tavsiye ediyorum. Ekonomi, finans, psikoloji gibi alanlar ile iş hayatında çeşitli sektörlere ilgi duymalarını, bu alanlarda kendilerini geliştirmelerini tavsiye ederim. İngilizce seviyesi çok önemlidir; “İngilizce düşünecek” seviyede İngilizcelerini geliştirmeleri gerekmekte, zira birleşme devralma işlemlerinin çoğunluğu yabancı unsurlu olup işlem sözleşmeleri İngilizce olarak düzenlenip, müzakere edilmektedir. Bunun dışında staj tecrübelerinde bu alanlarda göreve talip olmaları, işlem belgeleri ile tanışmaları gelişime katkı sağlayacaktır. Bunlardan bağımsız olarak Şirketler Hukuku, Sözleşmeler Hukuku ve Uyuşmazlık Çözümü alanlarında kendilerini geliştirmeleri önem arz etmektedir.
Av. Reşat Moral Hakkında
Moral & Partners bünyesinde Yönetici Ortak olan Vefa Reşat Moral aynı zamanda Kurumsal Danışmanlık, Birleşme ve Devralmalar Departmanı yöneticisidir. Reşat Moral’ın çalışma alanları Şirketler Hukuku, Ticaret Hukuku, Birleşme ve Devralmalar, Proje Finansmanı, Ortak Girişimler, Birleşme ve Devralmalar sonrası yaşanan uyuşmazlıklar, Birleşme ve Devralmalar sonrası konsolidasyon, Enerji Hukuku, Mevzuata Uyum ve Gayrimenkul Hukuku’na odaklanmaktadır.
Ulusal ve uluslararası şirket danışmanlıklarında derin bir tecrübeye sahip Reşat Moral, hukuki kariyerinde hatırı sayılır derecede birleşme ve devralma işleminde alıcı ve satıcı tarafta hukuki danışmanlık yürütmüştür. Hizmet verdiği sektörler sayılanlarla sınırlı olmamakla birlikte otomotiv, otomotiv yan sanayi, ağır sanayi, lojistik, orman ürünleri, tekstil, lüks tüketim ürünleri, perakende, hızlı tüketim ürünleri, sağlık, yeme içme, spor ve eğlence, bilişim ve teknoloji, enerji ve doğal kaynaklar, gayrimenkul ve inşaat, denizcilik, havacılık ve savunma sanayidir. Aile şirketleri hakkında engin bir bilgi sahibi ve tecrübesi olan Reşat Moral Türkiye’nin önde gelen aile işletmelerine kurumsal danışmanlık, kurumsal yönetime geçiş ve aile ofisleri kapsamında hizmet sağlamaktadır.
Reşat Moral Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2003 yılında mezun olmuş ve 2007 yılında Galatasaray Üniversitesi Ekonomi Hukuku bölümünde yüksek lisans derecesini almıştır.